Maximillien Robespierre’in Hakkında
Fransız siyaset adamıdır.6 Mayıs 1758’de
doğdu. Maximilien Robespierre
6 Mayıs 1758’de Arras’da doğdu; Fransa’nın kuzeyindeki bu güzel kasaba I. Dünya
Savaşı sırasında harabeye döndü. Babası avukattı. Avukat çocuğu ve torunuydu.
Babası zengin bir bira üreticisinin kızıyla evlendi; Bu evlilik Maximillien’in
doğumundan sadece birkaç ay önce
olmuştur. Babası dengesiz bir adamdı; çocuklarının tamamının doğumlarında evi
terk etmiş ve sonunda Almanya’da ölmüştür.
Hukukçu bir aileden gelmektedir ve kendisi
de hukuçudur. Küçük yaşta öksüz ve yoksul kaldı. Hayır kurumlarından aldığı destekle
once Arras’da sonra da Paris’te okula gitti; gerçekten zeki bir çocuktu.On bir
yaşında Lois le Grand’ın orta okuluna gitti; orada yıldız bir klasik öğrencisi
oldu.
1769 yılında Paris’te Louis le Grand
koleji için bir burs elde ettiv e 1789’de Arras barosuna yazıldı ve gerek bilgi
ve anlayışı, gerek belâgatı sayesinde dikkati çekti. Mutlakıyeti ve adlî
sistemi tenkit etti; Arras’ta halk tabakaları tarafından Nisan 1789 États
gé-néraux’ya halk üyesi seçildi. Sağlam inançları, güçlü mantığı ve sade üs-lûbuyle
Kurucu Meclis’in büyük hatipleri a-rasında yer aldı. Ama Meclis’te bulunan az
sayıda demokrat milletvekilinden biri olması dolayısıyla, hayranlıktan çok
şaşkınlık ve öfke uyandırıyordu.
Milletvekili olmak için verilmesi gereken
parayı eleştirmesi, ayaklanan askerler lehine müdahale etmesi ve Haziran
1791’de kralın kaçışından sonraki samimî davranışları ile büyük bir sempati
kazandı. Sade bir hayat sürüyordu ve bundan ötürü Parisliler ona «satın
alınmaz» lakabını takmışlardı. Robespierre’in hürriyet, eşitlik ve kardeşlik
ülküsüne sıkı sıkıya bağlılığı, her şeyden önce Jean-Jacques Ro-usseau’nun
etkisiyle açıklanabilir. Robespierre bütün çabasını, toplum içinde zenginlikle
yozlaşmamış biricik saf unsuru temsil ettiğine inandığı halkı, onu ezenlere karşı
korumaya harcadı. Böylece yöneticilerin, soylu sınıfın ve zenginlerin karşısına
dikildi.
Her güçlü toplumun temelini meydana
getiren erdemin yani yoksul halktaki erdemin arı bir din ve halk eğitimi
sayesinde sağlamlaştırılacağına inanıyordu. Bir saplantı haline gelen bu ideal,
ihtilâli dört bir yandan saran güçlükler yüzünden gerçekleşemeyecek ve
Robespierre bir siyaset adamı olarak 1789’da kazanılan başarılan aristokratlara
karşı uzun zaman savunmakla yetinecekti. Robespierre, katıksız bir demokrasi adına Jirondenler’le
çatışıyordu. Avusturya’yla savaşmak söz konusu olunca buna karşı çıktı, çünkü
militarizmden korkuyordu. Cumhuriyet ilan edildikten sonra, geri dönülmesini
kesinlikle önlemek için Saint-Just, Marat, ve Danton’la birlikte 21 Ocak1793′te
kralın idam edilmesini sağladı. Paris Komünü’nü örgütleyerek demokrasinin halk
arasında kökleşmesini istiyordu.
JAKOBENLER VE JAKOBENLİK
Jakobenizm, ideolojisini genel kitle
ideolojisinden daha yeğ gören ve dikte yolu ile bu ideolojiyi kabullendirmeyi amaçlayan
politik akım. Kelime anlamı itibarıyla keskin
devrimci anlamına gelir.
Bu akım, Fransız Devrimi sonrasında kurulan Jakoben Demokratik Klübü'nün
fikirlerine dayanır. Fransız
Devrimi' nin en radikal belirleyici unsurudur. Maximilien Robespierre liderliğindeki bu kişiler, karşı
devrimlerin ancak devletin zor rolünü gerçekleştirmesiyle ortadan
kaldırılabileceğini savunmaktadır. Amaçları bir dönemlik dikta yönetimi sonrası
"Aydınlanma Çağı" felsefecilerinin öngördükleri doğal düzene ulaşmaktır.
Bir tür toplum mühendisliği çabasıdır. Fransa'da eğitim alanında 20. yüzyıl
ortalarına kadar etkisini sürdürmüş ve bu nedenle Fransa'da yaşayan azınlıklara
yerel dillerini konuşma olanağı verilmemiştir.
Jakobenizm bir ideoloji değil yöntemdir. İdeolojisini topluma benimsetmek isteyen herkes Jakoben
olarak kabul edilebilir. Fransız Jakobenler ideolojilerini benimsetmek için
devrimi tercih ettiklerinden karşıtları tarafından dayatmacılıkla
suçlanmışlardır. Fransız Jakobenlerin ideolojisi aristokrasi yerine cumhuriyettir. Aristokrasinin
kurumlarına karşı sert davrandıkları için gericiler tarafından
eleştirilmişlerdir. Aristokrasi, teokrasi ve feodaliteyi savunanların yöntemleri baskı,
korkutma ve şiddete dayandığından onlar da Jakobenler tarafından karşı
devrimcilikle suçlanmışlardır.
TERÖR DÖNEMİ (Reign Of Terror)
Jakonbenler ülkenin uçuruma gittiğini ve
bir müdahalenin gerekliliğini düşünüyorlardı. Bu anlayış Robespierre ve
Danton’un bir hükümet darbesi yaparak ülke yönetimini ellerine
geçirmesiyle sonuçlandı. Fransa tarihinde yeni bir dönem başlıyordu:
Diktatörlük ve terör dönemi.
XVI.Louis ‘in
ölümü Fransa’y karşı Avrupa devletlerinin çoğunun oluşturduğu bir ortak cephe
kurulmasına yol açtı.Fransız toprakları bu koalisyonun baskısı altında iken
Fransız topraklarının batısındaki Vendée ‘de köylüler Cumhuriyet’e karşı ayaklandılar.Koalisyon
kendi halkının üzerine bir ordu gönderdi ve çok hızla çıkan ayaklanmalar çok
kanlı bir şekilde bastırıldı.Fransa gerçekten çok kötü günler yaşıyordu.Avrupa
koalisyonunun orduları ülkeyi kuşatmıştı ve Vendée iç savaşı çıkmış ve Konvansiyon’un iki kanadı arasındaki
çatışma iyice artmıştı.Sonunda olağan üstü önemler alındı ve 6 Nina’da “Halk
Kurtuluş Komitesi” [1]kuruldu.2 Haziran 1793’de
Jironden[2]’ler meclisden saf dışı edildi ve Montagnard[3]’lar
iktidarı ele geçirdi.
Fransa dış düşmanlara karşı da
başarılı sonuçlar almaya başlamıştı. Dahası İtalya’nın ve İngiltere’nin
fethinden söz edenler bile çıkmaya başlamıştı. Robespierre ise hiçbir zaman
devrim ihracından yana olmadı. “Yabancı halklar özgürlüğü kendileri tercih etmelidir,
halklar bizimle birleşmeyi tercih eder ise onlara yardım etmekle yetinmeliyiz”
diyordu. Savaşla birlikte, savaşın her zaman gündem de olmasını da devrime
tehdit olarak görüyordu. Meslekten askerlerin zorbalığa meyilli olduklarını
düşündüğünden orduyu dengeleyici güç olarak “Ulusal Muhafızlar”ı örgütlemişti
Bu kargaşa döneminde dış
saldırılara karşı koyabilmek için iyice zorlanan hükümet öncelikle anayasayı
askıya aldı.1793 yılı Eylül’ünde de “Terör Dönemi “ (Reign of Terror) ‘ni
başlattı.
Bütün gençler
silah altına alındı ve şüpheli görünen yüz binlerce kişi öldürüldü. Robespierre’in iktidarı ele
geçirmesinden sonra ihtilalin getirdiği, demokrasi, özgürlük, adalet gibi
kavramlar yerini diktatörlüğe ve teröre bıraktı. Robespierre kendinden olmayan
herkese savaş açmıştı. Meclis halk tarafından seçilmişti. Meclisin aldığı
kararları reddetmeye kimsenin hakkı yoktu. Meclis halktı. Meclisin aldığı
kararları reddedenler de cumhuriyet karşıtıydı. Cumhuriyet karşıtlarının ise
yeni Fransa’da yeri yoktu. Cumhuriyet demek fazilet demekti. Faziletli
olmak için de cumhuriyet karşıtlarının yok edilmesi gerekiyordu. Böylece
cumhuriyet ile terör bir birini desteklemeliydi. Robespierre kısa sürede
diktatörlüğünü kurdu. İktidarını sağlamlaştırmak için teröre başvurmaktan
çekinmedi. Bu anlayış Fransa’ya tarihin en karanlık yıllarını yaşattı.
Uzun zamandır zapt edilen halk sonunda 4
Eylül’de galeyana geldi. Bu sefer işçiler Komün’den ekmek istemek için
toplandılar. Komün, onları zar zor ertesi gün arzularını Konvansiyon’a kabul
ettirmek için büyük bir gösteri yapmaya ikna etti. 5 Eylül’de işçiler, Paris’te
büyük gruplar halinde yürüyüşe geçince, istekleri kabul edilerek Konvansiyon
tarafından şüpheli görülen kişilerin yakalanması kararı çıktı ve 6000 kişilik
bir devrim ordusu kurulması kabul edildi. Böylece bu halk hareketleri
Konvansiyon’u isteklerine boyun eğdirmekle bir başarı kazanmıştı. Elbette aynı
şey hükümet için de geçerliydi. Devlet, yasallığını korumuş ve sağlam bir
devrimci hükümetin temelleri atılmış oldu.
Ekim ayında davalara başlandı. Fransız
devriminden yaklaşık yetmiş yıl sonra İngiliz yazar Charles Dickens’ın İki
Şehrin Hikâyesi’nde anlattığı tüyler ürpertici terör günleri başlamıştı. Önce
Jirondenler sonra Marie Antoinette mahkemeye verildi ve Kraliçe 16 Ekim’de idam
edildi. Jirondenler (21 kişi) ise 31 Ekim’de giyotine yollandılar. Bu arada
hapishanelerdeki tutuklu sayısı gün geçtikçe artıyordu. Hatta artış oranı her
ay yüzde yüzü bulmuştu. İşte karşı devrimcileri yakalamaya yönelik bu dönem
Terör Dönemi olarak tarihe geçmiştir. Rennes ve Nantes gibi şehirlerdeki asiler
kimlikleri tespit edilir edilmez idam edildi. Nantes’ta mahkemesi bile
yapılmadan birçok kişi Loire Nehri’nde boğularak öldürüldü. Aralık 1793-Ocak
1794 arasında rahip, şüpheli ve haydutlardan oluşan 2-3 bin kişi de aynı
şekilde katledildi ya da giyotine gitti. Halk Adalet Komisyonu’nun yerine
kurulan Devrim Komisyonu, 1667 kişi hakkında idam cezası verdi ve giyotine göre
çok daha hızlı olan kurşuna dizme ve yaylım ateşi yoluyla idamlar gerçekleştirildi.
5 Ekim 1793’te, devrim uğruna ölenlere
tören düzenlenmesinin yanı sıra, kilise çanlarının silah sanayiinde kullanılmak
üzere sökülmesi ve rahipler anayasasına yemin etmiş olan birçok rahibin kralcı
oldukları gerekçesiyle ücretlerinin kesilmesinin önerilmesi, bir tür
Hıristiyanlıktan uzaklaşma durumunun ortaya çıkmasına yol açmıştı. Bu durum
somut örneğini Devrim Takvimi’nin kabulünde bulmuştu. Bazı derneklerde, din
kastedilerek, batıl inançlar yerine ulusal ibadetleri yerine getirme gibi kararlar
alındı, 10 Ekim’de Fouché7 kilise dışındaki her türlü ibadeti yasakladı, bazı
yerlerde kilise halkın toplantı yeri haline geldi, cenaze alayları ve
mezarlıklar laikleştirildi, Somme’da Pazar günü ayini yasaklandı, bir başka
yerde ise ibadette kullanılan değerli eşya gericilik ve cahilliğin süsleri diye
toplandı. Bazı temsilciler rahiplerin evlenmelerini bile teşvik ettiler. Önce,
kiliseler dışında dini tören yapılması ülke genelinde yasaklandı, sonra da
Konvansiyon tarafından bir şehrin alt yönetim birimlerinin, Katolik inancından
vazgeçmeye hakkı olduğu kararı verildi, ardından Hıristiyan inancından çıkma
eğilimleri aldı yürüdü.
Danton’un çevresinde toplananlar devrim
hükümetinin terör politikasını kıyasıya eleştirmeye başladılar. 1793 sonu ve
1794 yılında tekrar karşılaşılan ekonomik sıkıntılar ve demokrasiye getirilen
kısıtlamalar, Devrim hükümetinin halk desteğini önemli ölçüde zayıflattı.
Giderek sertleşen çatışmaların önüne geçmek için sert yöntemlerle önce aşırı
sol grupları, ardından da ılımlı kanadın önderlerini tasfiye etti. Bunu izleyen
baskıcı tutum halk hareketlerinin sinmesine yol açtı ve devrim hükümetini
ayakta tutan devrimci coşku ve kitle bağları zayıfladı .1793 yılının son
aylarında Fransanın kazandığı zaferlerle
istilacı kuvvetler püskürtüldü ve Robespierre meclisdeki aşırı ve ılımlı sol
grupların tasfiyesine girişti.Danton[4] ve
Hebert[5] ile
arkadaşları bir bir giyotine gönderildi. Danton Nisan 1794’de, onu giyotine götüren araba
Robespierre’in evinin olduğu sokaktan geçerken “Robespierre, çok geçmeden sen
de yanıma geleceksin” diye bağırdığı söylenir.
Robespierre; “ Ya cumhuriyetin içeride ve dışarıdaki düşmanlarını boğacağız veya
cumhuriyetle birlikte yok olup gideceğiz. Bu durumda politikamızın ilk kaidesi,
halkı akıl, düşmanları da terör yoluyla yönetmek olmalıdır. Halk
hükümetinin dayanağı, barış dönemlerinde fazilet ise, ihtilal dönemlerdi de hem
fazilet hem terördür. Gerçekten de faziletin olmadığı yerde terör yıkıcıdır,
terörün olmadığı yerde fazilet güçsüzdür. Terör, tetikte duran, sert,yumuşama
bilmez bir adaletten başka bir şey değildir.” diyerek terörü
yüceltiyordu.
Böylece Robespierre
karşıtlarından kurtulunca siyasal baskısını artırdı ve kendisine karşı girişilen
iki suikast olayını bahane ederek “22 prairial[6]” yasasını
çıkarttı (10 Haziran 1794). Bundan sonra baskı iyice artırıldı. .Her gün onlarca insan cumhuriyet karşıtı
olmak suçuyla idam ediliyordu. O kadar çok kan akıtılmaya başlandı ki ülkede
giyotini kullanacak cellat sıkıntısı çekilmeye başlanmıştı. Robespierre’in bu Cumhuriyet anlayışı
kendi partisi dışındaki bütün siyasi partileri, cemiyetleri, kendini
desteklemeyen tüm gazeteleri kapatması ile sonuçlandı. Onun döneminde 20 bin
kişi idam edildi. 300 bin kişi tutuklandı. Bu terör döneminde ne kadar çok insanın
öldürüldüğü tam olarak bilinmemekle birlikte, 40.000 kişinin öldürüldüğü tahmin
edilmektedir. Bunlardan 12.000’i giyotinle infaz edilmiş, diğerleri de
boğularak veya yakılarak öldürülmüştür. Giyotin’e gönderilenlerden 1.031’i
asillerden ve soylulardan 2.923’ü orta sınıftan, 647’si din
adamlarından, 7.878’i işçi ve köylülerden, 140 kişide bilinmeyen sınıflardan
oluşmaktadır. Bu dönemde çok korkunç hadiseler yaşanmıştır. Lyons’da bir
jakoben, giyotinle infazın çok yavaş olduğunu ileri sürerek 300 insanın top
ateşi ileri öldürülmesini emretmiştir. Nantes’te içinde 2.000 kişinin bulunduğu
bir mavna (içinde insanların olduğu bir nevi yüzen ev) Raire Nehri’nin
ortasında batırılmış ve insanlar boğularak öldürülmüştür. O kadar ki suyun
üzerindeki ölülerin etlerini kuşlar yemiş ve nehir kirlendiği için kullanımı
yasaklanmıştır.
Danton’unu kaybeden burjuvazi için Robespierre artık açık
hedef haline gelmişti.. Mecliste üst üste suçlanan Robespierre, Komün’de ve
Komite’de hala güçlüydü ama yine de geri çekilmeyi uygun buldu. Yaklaşık altı
hafta toplantılara çok az katıldı. Fakat Fleurus zaferinden sonra (26 haziran 1794)
komite tarafından kâbul ettirilen sert rejim Fransız halkına gereksiz göründü.
Bu rejimin kurucusu olarak kabul edilen Robespierre’e karşı düzenlenen
entrikalar, onun yerini almayı tasarlayanları birleştirdi. Zaten, Hébert’çiler
ortadan kalktıktan sonra Konvansiyon’u yeni bir ihtilâlle tehdit edecek durumda
olmayan komite, iyice bölünmüştü. Yorgun ve bezmiş komite üyeleri sürekli bir
çekişme halindeydi. Bu tartışmalardan bıkmış ve hasta olan Robespierre,
komiteye ve 12 haziran 1794’ten sonra Konvansiyon’a katılmadı. Toplantılara
çağrıldığı zaman çekişmeler yeniden başladı. Robespierre, 26 temmuz 1794’te
Konvansiyon’da, adlarını vermeden basımlarına şiddetle saldırdı; endişeye düşen
Meclis, konuşmasının basılmasını reddetti. Hatibin düşmanları daha önceden
anlaşarak, 9 Thermidor (27 temmuz 1794) oturumunda Robespierre ile dostlarını
(Saint-Just, Couthon, Lebas, Genç Robespierre) konuşturmadılar ve haklarında
tutuklama kararı alınmasını sağladılar. Robespierre ve arkadaşlarının lehine
ayaklanan Komün, onları Hotel de Ville’de kabul etti; Konvansiyon ise kanundışı
saydı. Hiç bir çıkış yolu bulamayacaklarına hükmeden beş milletvekili herhangi
bir harekete geçmek konusunda karar vermediler. Sabahın ikisinde konvansiyon
kuvvetleri Robespierre ve arkadaşlarını tutuklamağa geldi. Robespierre intihar
amacıyla tabancasını ateşledi, ama kurşun sadece çene kemiğini parçaladı; Robespierre, mecliste, terör uygulamak ile suçlanarak
idama mahkum edildi. 28 Temmuz günü ise suç ortağı 20 arkadaşının idamını
izledikten sonra idam edildi.
"İdam edildiği gün Maximillien Robespierre'in
çenesi kırıktı ve bir sargı beziyle bağlanmıştı. Cellat onun başını satırın
altına koymadan hemen önce sargıyı çıkarttı; Robespierre acıyla inledi,
yarasından oluk oluk kan fışkırdı, kırılan dişleri yerlere dağıldı. Sonra
cellat sargı bezini iki ucundan tutup kaldırıp gererek, bir ganimet gibi, idam
sehpasının etrafına yığılan kalabalığa gösterdi. İnsanlar gülüyor, alay edip
laf atıyorlardı.”
Fransız
Devrimi dünyada etkileri en uzun süren, toplumların yapılarının değişmesine yol
açan devrimlerden biridir. Bu olaydan sonra Avrupa’da ve dünyada krallık
rejimleri eski saygınlıklarını yitirdiler. İnsan hakları bütün ulusların amacı
oldu. Toplumsal haksızlıklara karşı direnmeler, özgürlük ve bağımsızlık
savaşları arttı. Devrimin temel ilkeleri olan özgürlük, eşitlik ve adalet
giderek tüm dünyaya yayılıp, cumhuriyet yönetimlerinin yaygınlaşmasını sağladı.
[1]
Fransız devrimi sırasında Danton'un önerisi üzerine Konvansiyon tarafından
kurulan ve yetkileri devamlı artmış olan kurum. 6 nisan 1793'te kurulan Halk
kurtuluş komitesi görev olarak bakanlıkların işlevlerini denetlemeyi ve
hızlandırmayı, ayrıca olağanüstü koşullarda iç ve dış güvenlikle ilgili
kararlar almayı üstlenmişti. 1793 eylülünden 1794 temmuzuna dek Robespierre,
Couthon ve Saint-Just üçlüsünün denetimine giren komite on iki kişiden
oluşuyordu. Carnot savaş bölümünü, Jean Bon Saint-André donanmayı
yönetmekteydi. Terör'ün başlatıcısı ve uygulayıcısı olan bu kurum, aldığı sert
önlemlerle rejimin güçlenmesini sağladıysa da 1795 ekiminde Konvansiyon ile
birlikte yok oldu.
[2] Jironden, isimlerini Bordeux kentinide içine alan " gironde
" bölgesinden almış Fransız
İhtilali esnasında mecliste burjuvazinin
sesi olarak algılanmış, Kral'a yakın bir gruptu. Her ne kadar kurulduğu zamanda
parti diye bir kavram olmasada en az bir parti kadar organize bir örgüttü. En
önemli ismi Brissot'dur. Bu
şahsın grup üzerinde etkisi o kadar büyüktür ki daha sonraları "
brissotisten " diye anılır bu grup. Jakobenlerle kıyasıya bir güç savaşı vermişlerdir
mecliste ancak genelde onların gerisinde kalmışlardır. Kral'ın idamına karşı
çıkmış ama engeleyememişlerdir. Jirondenler (Fransızca Girondins ve bazen
Brissotins veya "Baguettes") Fransız
Devrimi sirasında Yasama Meclisi ve Ulusal
Kongre içinde yer alan siyasi
fraksiyondu. Jirondenler, bir siyasi parti değil, belli görüş ve ortak ilkelere
sahip kişilerin oluşturduğu bir gruptu ve adını bu grubun en önemli üyelerinin
Fransa'nın Gironde bölgesinden gelmesi nedeniyle, Gironde
bölgesinden alıyordu
[3]
Fransız İhtilali'nde bir “Montagnard'lar” grubu
vardır. “Dağlılar” demek. İhtilal
Meclisi konvansiyon'da, en yüksek yerde oturdukları için bu adı almışlardır.
Paris'in burjuva kesiminden gelirler. Asıl ünleri, jakobenlikte jakobenleri
bile sollayacak bir şiddet politikası uygulamaları ve onların döneminde
binlerce insanın katledilmesidir.
[4]
Georges Jacques Danton, (1759-1794), Fransız devriminin en önemli kişiliklerinden biri olan
avukat ve politikacı.Danton, Jakobenler klübünde yer almış, kralın idamına
evet oyu kullanmıştır. Danton, Robespierre ile jakobenler üyesi iken, "bu
kadar terör fazla" diyerek Desmoulins ile birlikte insaflılar grubunu kurmuştur.
Aralarında birçok bozguncunun da bulunduğu bu grup, Robespierre tarafından
ezilmiştir. Yargılamada hatiplik yeteneğini kullanarak savcıları halk
karşısında iyice köşeye sıkıştırmış, ardından mahkeme heyeti davayı halka
kapalı biçimde birkaç gün daha sürdürdükten sonra onu idama mahkûm etmiştir
[5]
Jacques-René Hébert, Fransız gazeteci ve
devrimci.Fransız İhtilalinin en
önemli devrimcilerinden biri olan Hebert kiliseye olan karşıtlığı ve
halkçılığıyla nam salmıştır. Kendisi ilk başlarda pek çok devrimci arkadaşı
gibi girondistenlere karşı jakobenler saflarında yer almış ancak daha sonra clubdes cordeliers’ e geçmiştir.
Yine pek çok arkadaşı gibi onunda ölüm tarihi ve sebebi aynıdır ; (1794 – giyotin)
[6] Jakobenlerin
devrim takvimine göre Prairialin 22 sinde (10 haziran 1794) çıkardığı terör
siyaseti yasası.Maximillien Robespierre kamu selameti içindeki etkin konumu sayesinde
bu kanunu kabul ettirdi.Bu yasaya göre sanıkların savunma hakları oldukça
sınırlanıyor,suçlu bulundukları zaman aldıkları tek ceza ölüm cezası
oluyordu.22 prairialden Robespierre'in düşüşüne dek geçen sürede bı süre iki
aydan az bir süredir- 2639'u Paris'te olmak üzere 17 bin kişi giyotine
yollandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder