14 Aralık 2014 Pazar

JAPONYA’NIN BİR DÜNYA DEVLETİ OLARAK ORTAYA ÇIKMASI

Japonya’yı Batı’ya açan 1854’de Birleşik Amerika olmuştur.Japonya uzun seneler dışla hiçbir temas olmadan yaşamıştır.Japonya’da Çin gibi açılmaya karşı koyamamıştır.Limanlarını açması hususunda Amerika’nın baskılarına dayanamamış  ve kapılarını Amerika’ya açmayı kabul etmiştir.Tabii Amerika’nın ardından diğer ülkeler de gelmiştir.Çin Batı’ya açıldıktan sonra her gün biraz daha sömürü bataklığının içine düşmüştür,bunun esas sebebi Çin Batı ile temasa geçmesine rağmen Batı medenyetine ve tekniğine tepki göstermişti.Çin halkı Avrupa ile temas etmekten daima kaçınmıştır.Körü körüne bir Avrupa düşmanlığı politikası yapmıştır.Japonya ise tamamen aksi bir politika izlemiştir.Jaonya Batı’ya açıldıktan sonra şunu iyice anlamıştır ki kendini kısa sürede toparlamaz ve Batı tekniği seviyesine gelince ulaşamayacak olurlarsa Avrupa tarafından sömürüleceklerdi.Bu sebeple Japonya Batı tekniğini almak zorundaydı.Bu yolu takip eden Japonya 40 yıl sonra 1894-95 yılları arasında sömürgeleşmiş bir ülke olarak değil sömürgeci bir ülke olarak ortaya çıkmıştır.Japonya 1854’ten sonra Batı seviyesine çıkabilmek için Amerika ve Avrupa’ya yüzlerce öğrenci göndermiştir.Batı teknik ve teknolojisine ulaşabilmek için sadece bununla yetinmemiştir,tamamen feodaliteye dayanan idari ve sosyal yapısını da değiştirmiştir.İmparator Mutsihoto’nun 1868’de kabul ettiği  Meiji restorasyonu ile Japonya bir dizi hızlı ve köklü değişiklikler göstermeye başlamıştır.Yaptıkları bir dizi reformla ülkenin ve toplumun çehresi değişmiştir.Örneğin ; 1872’de çıkarılan bir kanunla kadın erkek her vatandaşa ilköğretim zorunlu olmuştur,73’de mecburi askerlik sistemi kabul edildi.Derebeylik sistemine son verilerek ülke çağdaş bir şekilde idari sistemle yönetilmeye başladı.Ekonomik alandaki gelişmeler de hızlı bir şekilde organize edildi,ve bu gelişim Japonya’yı sömürgeci bir devlet haline getirdi. Öyle ki Japonya gözlerini hemen dışarıya çevirmiş ve Kore’ye göz dikmişti.Kore Meselesi Çin ile Japonya arasında savaşa sebep olcaktır.
(1853’teki yabancılarla ilk temas şokunu çabuk atlattıktan sonra, bir dış politikalarının olması gerktiğini gördüler. K.V. Wolferen’e göre (s.44) yabancıların desteğiyle oligarşik bir yönetim oluştu. Bilhassa İmparator Mutsuhito (1868-1912) döneminden itibaren yöneticiler büyük bir
değişim gerçekleştirdiler. Hızlı gelişmenin olduğu Meiji (Aydın Hükümet Çağı) döneminin yaşanmasında önemli pay imparatorun idi. Bu sebeple öldükten sonra meicitenno (aydın imparator/göğün oğlu) adıyla anılmıştır. Bu dönemde aydınlar, Japonya’nın lehine karaları
cesaretle uyguladılar. Zaman zaman yenilikleri kabul etmeyen halk ve samuraylar direndi. Bazı Japon seçkinleri de muhalefet ettiler. Aydınlar, bütün bu direnişleri kırmak için, mücadelelerindeinançlı davrandılar. Halkın direnmesini normal karşılamak gerekir. Çünkü Japonya’da çağdaşlaşma, insanlar ve halk istediği için yapılmadı. “Devlet” buna gerek duyduğu için çağdaşlaşmayaçalışıldı. (Aynı Osmanlı’nın son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcında olduğu gibi)Aydınların bu mücadelesi ve imparatorun da desteği işe yaradı. Japonya’nın maddi gelişmesiAvrupalı devletlerinkinden daha hızlı ve kararlı oldu. Paul Kennedy’ye göre (s.241), eğitime çokbüyük önem verildi. Okur yazar sayısı hızla arttı. Takvim değiştirildi. Giyim kuşam değiştirildi.Avrupa’nınkine benzer bir bankacılık sistemi getirildi. Bilhassa İngiltere ile yaptıkları mal ithalatıantlaşmalarına, alışılmadık maddeler koydurdular. Belli bir miktar dış alım için, belli sayıda insanına İngiltere’nin ihtisas düzeyinde eğitim vermesini istediler. Subaylarını eğitim için Batılı ordu ve donanma akademilerine gönderdiler )
Çin – Japon Savaşı (1894-95) :  Japonya’nın Çin’e ait Kore ile ilgilenmesinin başlıca sebepleri şunlardır;
·         Korenin yer altı ve üstü zenginlikleri fazlaydı ve gelişmekte olan Japonya için iyi bir Pazar olabilirdi.
·         Japonya ileride Asyada yayılacak ise Kore bunun için iyi bir öncelikle Kore’ye ayak basması gerekiyordu.
·         Asya’dan Japonya’ya gelebilecek bir tehlikede Kore iyi bir atlama taşı olabilirdi.
 Bu sebeplerden dolayı Japonya 1870’lerde Kore ile ilgilenmeye başladı.Bu durum yirmi yıl kadar sürdü ama bu zaman içerisinde Japonya’nın Çin ile olan münasebetleri bozulmaya başladı ve sonunda Çin 1894’de Japonya’ya savaş ilan etti.Japonya adalarından ayrılmayacak askeri gücününün ne kadar iyi olduğunu gösterdi ve Çin’i yenilgiye uğrattı.(1895) İki ülke arasında yapılan anlaşma ile Çin Mançurya bölgesini Japonya’ya bıraktı bu bölgeyle Japonya Kore’yi kontrol altında tutabilecek noktaya ulaşmış oluyordu.Japonya ve Çin arasında yapılan savaş gösteriyordu ki Japonya Uzakdoğu kuvvetler dengesine dahil olmaktaydı. Batı’ya açıldıktan  40 yıl sonra büyük bir kuvvet olması bundan böyle Uzakdoğu politikasında hesaba katılması gereken bir güçtü.Bu tarihe kadar Asya’da yalnızca Avrupa devletleri vardı artık asya devleti de bu alanda faaliyete başlamıştı.Bu durum Japonya ve Amerika arasında rekabet ve mücadele artmıştır.Japonya’nın kısa sürede Batı’nın teknik ve teknoloji seviyesine ulaşması  Asya’da sarı ırk milliyetçiliğini başlatacaktır.Japonyanın başarısı Asya milletlerine Avrupa seviyesine ulaşmada ırkın yeteneği konusunda özgüven vermiştir.

Japonya- Rus Savaşı (1904-1905) :  Rus Japon savaşı Mançurya yüzünden Çin’de meydana gelen olaylar neticesinde çıkmıştır.Savaş 18 ay kadar sürmüş hem kara hem de deniz muharebelerinde Rusya tam bir hezimete uğramıştır.Rus Japon savaşı hem Uzakdoğu hem de Avrupa üzerinde önemli neticelerle sonuçlanmıştır.Japonya artık dünyanın bu bölgesinde büyük bir kuvvet olmuştu.Artık dünya politikasına yön veren büyük devletlerden biri haline gelmişti.Rus politikası da bu savaş neticesinde politika yönünü Asya’dan tekrar Avrupa’ya çevirecekti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder