Japonya’yı
Batı’ya açan 1854’de Birleşik Amerika olmuştur.Japonya uzun seneler dışla
hiçbir temas olmadan yaşamıştır.Japonya’da Çin gibi açılmaya karşı
koyamamıştır.Limanlarını açması hususunda Amerika’nın baskılarına
dayanamamış ve kapılarını Amerika’ya
açmayı kabul etmiştir.Tabii Amerika’nın ardından diğer ülkeler de gelmiştir.Çin
Batı’ya açıldıktan sonra her gün biraz daha sömürü bataklığının içine
düşmüştür,bunun esas sebebi Çin Batı ile temasa geçmesine rağmen Batı
medenyetine ve tekniğine tepki göstermişti.Çin halkı Avrupa ile temas etmekten
daima kaçınmıştır.Körü körüne bir Avrupa düşmanlığı politikası yapmıştır.Japonya
ise tamamen aksi bir politika izlemiştir.Jaonya Batı’ya açıldıktan sonra şunu
iyice anlamıştır ki kendini kısa sürede toparlamaz ve Batı tekniği seviyesine
gelince ulaşamayacak olurlarsa Avrupa tarafından sömürüleceklerdi.Bu sebeple
Japonya Batı tekniğini almak zorundaydı.Bu yolu takip eden Japonya 40 yıl sonra
1894-95 yılları arasında sömürgeleşmiş bir ülke olarak değil sömürgeci bir ülke
olarak ortaya çıkmıştır.Japonya 1854’ten sonra Batı seviyesine çıkabilmek için
Amerika ve Avrupa’ya yüzlerce öğrenci göndermiştir.Batı teknik ve teknolojisine
ulaşabilmek için sadece bununla yetinmemiştir,tamamen feodaliteye dayanan idari
ve sosyal yapısını da değiştirmiştir.İmparator Mutsihoto’nun 1868’de kabul
ettiği Meiji restorasyonu ile Japonya
bir dizi hızlı ve köklü değişiklikler göstermeye başlamıştır.Yaptıkları bir
dizi reformla ülkenin ve toplumun çehresi değişmiştir.Örneğin ; 1872’de
çıkarılan bir kanunla kadın erkek her vatandaşa ilköğretim zorunlu olmuştur,73’de
mecburi askerlik sistemi kabul edildi.Derebeylik sistemine son verilerek ülke
çağdaş bir şekilde idari sistemle yönetilmeye başladı.Ekonomik alandaki
gelişmeler de hızlı bir şekilde organize edildi,ve bu gelişim Japonya’yı
sömürgeci bir devlet haline getirdi. Öyle ki Japonya gözlerini hemen dışarıya
çevirmiş ve Kore’ye göz dikmişti.Kore Meselesi Çin ile Japonya arasında savaşa
sebep olcaktır.
(1853’teki yabancılarla ilk temas şokunu çabuk atlattıktan sonra, bir dış
politikalarının olması gerktiğini gördüler. K.V. Wolferen’e göre (s.44)
yabancıların desteğiyle oligarşik bir yönetim oluştu. Bilhassa İmparator
Mutsuhito (1868-1912) döneminden itibaren yöneticiler büyük bir
değişim gerçekleştirdiler. Hızlı gelişmenin olduğu Meiji (Aydın Hükümet
Çağı) döneminin yaşanmasında önemli pay imparatorun idi. Bu sebeple öldükten
sonra meicitenno (aydın imparator/göğün oğlu) adıyla anılmıştır. Bu dönemde
aydınlar, Japonya’nın lehine karaları
cesaretle uyguladılar. Zaman zaman yenilikleri kabul etmeyen halk ve
samuraylar direndi. Bazı Japon seçkinleri de muhalefet ettiler. Aydınlar, bütün
bu direnişleri kırmak için, mücadelelerindeinançlı davrandılar. Halkın
direnmesini normal karşılamak gerekir. Çünkü Japonya’da çağdaşlaşma, insanlar
ve halk istediği için yapılmadı. “Devlet” buna gerek duyduğu için çağdaşlaşmayaçalışıldı.
(Aynı Osmanlı’nın son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcında olduğu
gibi)Aydınların bu mücadelesi ve imparatorun da desteği işe yaradı. Japonya’nın
maddi gelişmesiAvrupalı devletlerinkinden daha hızlı ve kararlı oldu. Paul
Kennedy’ye göre (s.241), eğitime çokbüyük önem verildi. Okur yazar sayısı hızla
arttı. Takvim değiştirildi. Giyim kuşam değiştirildi.Avrupa’nınkine benzer bir
bankacılık sistemi getirildi. Bilhassa İngiltere ile yaptıkları mal
ithalatıantlaşmalarına, alışılmadık maddeler koydurdular. Belli bir miktar dış
alım için, belli sayıda insanına İngiltere’nin ihtisas düzeyinde eğitim
vermesini istediler. Subaylarını eğitim için Batılı ordu ve donanma
akademilerine gönderdiler )
Çin – Japon Savaşı (1894-95) : Japonya’nın Çin’e ait Kore ile ilgilenmesinin
başlıca sebepleri şunlardır;
·
Korenin yer altı ve üstü zenginlikleri fazlaydı
ve gelişmekte olan Japonya için iyi bir Pazar olabilirdi.
·
Japonya ileride Asyada yayılacak ise Kore bunun
için iyi bir öncelikle Kore’ye ayak basması gerekiyordu.
·
Asya’dan Japonya’ya gelebilecek bir tehlikede
Kore iyi bir atlama taşı olabilirdi.
Bu sebeplerden dolayı Japonya 1870’lerde Kore
ile ilgilenmeye başladı.Bu durum yirmi yıl kadar sürdü ama bu zaman içerisinde
Japonya’nın Çin ile olan münasebetleri bozulmaya başladı ve sonunda Çin 1894’de
Japonya’ya savaş ilan etti.Japonya adalarından ayrılmayacak askeri gücününün ne
kadar iyi olduğunu gösterdi ve Çin’i yenilgiye uğrattı.(1895) İki ülke arasında
yapılan anlaşma ile Çin Mançurya bölgesini Japonya’ya bıraktı bu bölgeyle
Japonya Kore’yi kontrol altında tutabilecek noktaya ulaşmış oluyordu.Japonya ve
Çin arasında yapılan savaş gösteriyordu ki Japonya Uzakdoğu kuvvetler dengesine
dahil olmaktaydı. Batı’ya açıldıktan 40
yıl sonra büyük bir kuvvet olması bundan böyle Uzakdoğu politikasında hesaba
katılması gereken bir güçtü.Bu tarihe kadar Asya’da yalnızca Avrupa devletleri
vardı artık asya devleti de bu alanda faaliyete başlamıştı.Bu durum Japonya ve
Amerika arasında rekabet ve mücadele artmıştır.Japonya’nın kısa sürede Batı’nın
teknik ve teknoloji seviyesine ulaşması
Asya’da sarı ırk milliyetçiliğini başlatacaktır.Japonyanın başarısı Asya
milletlerine Avrupa seviyesine ulaşmada ırkın yeteneği konusunda özgüven
vermiştir.
Japonya- Rus Savaşı (1904-1905) : Rus Japon savaşı Mançurya yüzünden
Çin’de meydana gelen olaylar neticesinde çıkmıştır.Savaş 18 ay kadar sürmüş hem
kara hem de deniz muharebelerinde Rusya tam bir hezimete uğramıştır.Rus Japon
savaşı hem Uzakdoğu hem de Avrupa üzerinde önemli neticelerle
sonuçlanmıştır.Japonya artık dünyanın bu bölgesinde büyük bir kuvvet
olmuştu.Artık dünya politikasına yön veren büyük devletlerden biri haline
gelmişti.Rus politikası da bu savaş neticesinde politika yönünü Asya’dan tekrar
Avrupa’ya çevirecekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder