14 Aralık 2014 Pazar

Baymirza Hayit'ın Biyografisi

Bolşevik İhtilali’nden kısa bir süre önce 1917 yılında dünyaya gelen Baymirza Hayıt orta halli bir çiftçi ailesinin çocuğuydu. Oldukça çalkantılı bir dönemde dünyaya gelen Baymirza Hayıt’ın bundan sonraki hayatı da aynı çalkantılar ve acılarla dolu bir şekilde devam etmiştir.
                Baymirza Hayıt’ın ailesinin de yaşadığı Namagan şehri Yarkent köyü, uzun süredir Rus Çarlığı zulmü altında ezilmişti. Çarlığın yıkılmasından sonra da Bolşeviklerin boyunduruğu altında zulüm görüyorlardı.”Halklara Özgürlük” adı altında işkence ve baskı yapan Bolşevik yönetimine karşı kısa sürede Türkistan halkı bağımsızlıklarını kazanmak için harekete geçerek “Türkistan Milli Mücadelesi”ni başlattılar. Baymirza Hayıt’ın bütün ağabeyleri bu mücadeleye iştirak ederek Ruslara karşı istiklal mücadelesi vermişlerdir. İşte onun hayatında derin izler bırakacak hadiselerden biri o tarihlerde yaşanmıştır;
                Bir kurban bayramı sabahı babası ila bayram namazına giden Baymirza Hayıt, eve döndüklerinde masanın zerinde bir kutu ile karşılaşırlar. Onlar namazdayken gelen Rus askerleri “Generalleri Frunze’nin oğulları askerde olan ailelere bayram hediyesi “ gönderdiğini söyleyerek o kutuyu annesine vermişlerdi. Eşinin namazdan dönmesini bekleyen anne kutuyu açmamıştı. Büyük bir heyecan içinde açılan kutudan Baymirza’nın çok sevdiği ağabeyi Narmirza’nın “kesik başı” çıkmıştı.6-7 yaşlarındaki bir çocuğun bu olay karşısında yaşadıkları muhakkak çok acı olmuştu.
                Üniversite yıllarında tanışmış olduğu kişiler Hayit’in dünyevi düşüncesini şekillendirmişlerdir. Daha sonra öğretmen olarak görev yapan Hayit, görev yaptığı yerlerde bu düşünceler doğrultusunda milletine hizmet etmiş ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra Baymirza’nın hayatı tamamen değişmiştir. Daha 16 günlük evli iken Sovyet ordusuna tank subayı olarak alınan Baymirza, kendisi gibi Türkistanlı olan askerlerin ellerinde tahta silahlarda savaşa gönderildiklerine şahit olmuştur. Ağır bir Alman bombardımanında bacağından yaralanarak Almanlara esir düşmüştür. Bu dönem Baymirza Hayıt’ın hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Kendisini Yahudi zanneden Alman askerlerine Müslüman olduğunu söylemişse de Alman askeri makamlarını ikna edememiş ve kurşuna dizilmekten son anda kurtulmuştur. Almanları ikna edemeyeceğini anlayan Hayıt, son isteği olarak iki rekat namaz kılmak istemiş, namaz kılarken onu gören bir Alman subayın Yahudilerin bu şekilde ibadet etmediklerini söylemesi üzerine ölümden dönmüştür.
                Uzun süre Alman ordusu içerisinde meydana getirilen “Türkistan Lejyonu”nde Ruslara karşı çarpışan Hayit, savaş bittiğinde esirlerin mübadelesi gereği Sovyet Birliği’ne iade edilmekle karşı karşıya kalmıştı. Bu onun için ölüm demekti çünkü Sovyetler tarafından teslim alınan esirler anında kurşuna diziliyorlardı. Durum o kadar vahim bir hal almıştı ki yaklaşık 800 Türkistanlı Sovyetler’e iade olmamak için kendilerini diri diri yakmışlardır. Hayit ise bir Yahudi’den hediye olarak aldığı Osmanlı Seyahat belgesi sayesinde kendisinin Sovyet değil Osmanlı vatandaşı olduğuna yetkilileri ikna ederek öldürülmekten kurtulmuştu. Bu dönemden sonra Baymirza Hayit hayatını Türkiye’de geçirmek istediyse de Türk devleti Türkistan’dan bu şekilde gelenlerin sayısının çok olması sebebiyle aralarında Rus casusu olabileceği endişesine kapılarak bu isteği geri çevirmiştir. Bundan sonra Hayit Almanya’ya giderek hayatını burada devam ettirmiş ve Almanya’da doktorasını tamamlamıştır. Burada tanıştığı ve kanser uzmanı olan Bayan Ruth ile hayatını birleştirerek 6 çocuk sahibi olmuştur.
                Yaptığı birbirinden değerli çalışmaların ünü tüm dünyaya yayılan Hayit, Sovyetler Birliği’nde hummalı bir karalama kampanyasına maruz kalmıştır. Sovyet yönetimi Hayit’i “vatan haini, satılmış, Hitler’in adamı,CIA adamı” olarak suçlamış ve onun aleyhinde dokuz adet doktora çalışması yaptırılmıştır.
                Hayit için unutulmaz anlardan birisi de Hac görevini yapmak için gittiği Kutsal Topraklar’da Özbekistan’da bir oğlunun olduğunu öğrenmesidir.16 günlük evliyken savaşa gönderilen Hayit hiç görmediği oğlu ile ancak 1991 yılında İstanbul’da görüşebilmiştir. Ancak bu görüşme baba –oğlun ilk ve son görüşmesi olmuştu çünkü oğlu Bekmirza Özbekistan’a döndükten kısa bir süre sonra vefat etmiştir.
                Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra nihayet ülkesine dönmeyi başarabilen Hayit, ne yazık ki ülkesindeki idare pek de sıcak karşılanmamıştı. Bütün ömrünü vatanının bağımsızlığını görmek için geçiren Hayit’ın ülkesinde yalnızca bir hafta kalmasına müsaade edilmiştir.

                Baymirza Hayit bütün hayatını Türkistan’ın meselelerini dünya kamuoyuna  duyurmak için çalışmıştır.,Dr.Hayit’ın çeşitli dillere çevrilmiş kitapları,makaleleri,konferansları ve bilimsel tebliğleri bulunmaktadır.Türkiye’deki çeşitli kurumlarda ödüllere layık görülen yazar  1996 yılında Almanya’nın Köln şehrinde hayata veda etmiştir.

Not: Bu özgeçmiş Babiali Yayınlarından çıkan Basmacılar Hareketi Kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder